Sizden Gelenler
 

Şule DURU


Senin Perdene Koyduğum Her Çivi İçin Beni Affet

Kötü karakterli bir genç varmış. Bir gün babası ona çivilerle dolu bir torba vermiş. ' arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman, her sefer bu tahta perdeye bir çivi çak' demiş. Genç, ilk günde tahta perdeye 37 çivi çakmış. Sonraki haftalarda kendi kendine kontrol etmeye çalışmış ve geçen her günde daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babasına gidip söylemiş. Babası onu yeniden tahta perdenin önüne götürmüş. Gence bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahta perdelerden bir çivi çıkart (sök)' demiş. Günler geçmiş. Bir gün gelmiş ki her çivi çıkarılmış. Babası ona 'aferin iyi davrandın ama bu tahta perdeye dikkatli bak. Artık çok delik var. Artık geçmişteki gibi güzel olmayacak' demiş. Arkadaşlarla tartışıp kavga edildiği zaman kötü kelimeler söylenilir. Her kötü kelime bir yara(delik)bırakır. Arkadaşına bin defa kendisini affettiğini söyleyebilirsin ama bu delik aynen kalacak(kapanmayacak). Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Seni güldürür yüreklendirir sen ihtiyaç duyduğunda yardımcı olur seni dinler sana yüreğini açar' demiş...

 Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye, 
 Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye  
 Anılarından kale yapıp sığınsa bile,
 Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye...

Fatma ALADAĞ

"Son"un Tarifi

"Derman meclisi"ne ithâfen...
Sevmekle başladıysa her şey, öyle bitmeli…
Bir kapı aralamaktır veda çıkıp giderken… Ve bir tesellî düşer kalbin en güzel yerine… Bir başka boyutta yazılıdır sevginin adı…
Yüreğe gelen her rüzgarın bir sesi vardır, sabrı tavsiye eden… Duymak gerekir bu sesleri taa derinlerden… Bir tebessümdür yeni olan her şey… Ve alışmaktır yüreğe serpilen her bir gözyaşına… Ve eskiye özlem, adına yeni denen her kapıyı aralamaktır aslında… Yüreğe kazılan her hâtıra için sevmektir, herkesi ve her şeyi… Eskinin hatırına yaşamaktır geleceği…
Ve anlatmaktır kâinata atılan asil imzanın sahibini… Yürekte çarpan ismini… Eskimeyen sevgisini… Yeni olan her şeyin ve mâzîdeki her nefesin sahibini… Sana, kapıları açan merhametini… Bir vasiyetse bu bırakmaktır elinin uzandığı herkese… Anlatmalıdır herkes O’nu… Kalbindeki yeri kadar, sevgisi cümle olup uçmalıdır gönüllere… Ve hissetmelidir yaratılış sebebini… Ve ayrılığın yükü hafiflemelidir gönlündeki…
Sevmekle başladıysa her şey, öyle bitmeli…
Kollarını açıp yollarda beklemeli… Sevmeli herkesi, hasta gönülleri iyileştirmeli… Boş sevgi cümleleri ile değil, sevgiyi yaratanı ekleyerek her bir söze, öyle kalplere girmeli…
Hoş görmeli dostları… Kırgınlıklar için vakit yokken, yarınlara gülümseyerek O’nun rızası ile başlamalı… Yürekten bir “Allah!” deyip şeytanları ağlatmalı… Ve bir umut olmak ruhunu acıtmış herkes için… Sabrı yoldaş edinmek… Reçetesi belli olan kalplerin eline ilaçlarını vermek…
Bir bahardır bu… Sevginin vakti gelmiştir… Açar her bir gönülde!.. Sabır ile sulanır ve filiz verir her bir nefesle… Anlattıkça yüce yaratıcıyı daha çok büyür içinde… Hatıralarda artık üzmez kendini… Bir tesellisi vardır adına gelecek denen... Ayrılık artık şenlenir.
Ruhların vedâsı etkilememeli insanlığa olan sevgimizi… Bunca vedâyı boş yere harcamamalı… Beyazlar giydirmeli ayrılıklara ve gönlümüze gömmeli… Gelecekteki her bir nefes uğruna gönüllere Hakk’ın rızası ile girmeli… Sevmeli, sevdirmeli…
Veda eden ruhun özlemi ile geçen hüzünlü bir gelecekte, zamanın kovaladığı nefesleri tüketmemeli… Adına son denen her şey sevgi ile can vermeli…
Sevmekle başladıysa her şey, öyle bitmeli…


Selda MENGİ

Gençlere İyilikte Bulunun

İslam büyükleri büyük küçük herkese nasihatte, emri marufta bulunurlardı. Yaşlılar gençlerin ikazlarından, nasihatlerinden üzülmezler bilakis memnun olurlardı. Aradaki yaş farkına bakmaksızın küçük büyüğe, büyük de küçüğe nasihat eder, hiçbiri diğerine kırılmaz idi. Sonraları bu husus gevşemiş insanlar nasihatten hoşlanmaz hale gelmiş. İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki: “Ben bir defasında zamanımızda şeyh geçinenlerden birine, bir nasihatte bulunmuştum. Adam bana gücendi ve ölünceye kadar bir daha benimle konuşmadı.”
Enes bin Mâlik buyuruyor ki: “Allah indinde, yaşlı bir adama nasihatte bulunan bir gençten ve bir gence nasihatte bulunan bir ihtiyardan daha sevgili bir şey yoktur. Gençlerin tövbe edip Allah’ın sevgisini kazanmaları da bu suretle olur.
Nitekim Peygamber efendimiz, (Size, gençler için hayırhâh olmanızı tavsiye ederim. Çünkü gençlerin kalbi yufkadır. Unutmayınız ki, Allah beni bir şâhit, mübeşşir ve nezîr olarak gönderdi! Gençler bana uydular, yaşlılar ise muhalefet etti!) buyurmuştur.”
Ahmed bin Harb buyurdu ki: “Kişi kırk yaşına erdiği, saçına ak düştüğü, hacca gidip Beytullâh’ı ziyaret ettiği ve evlendiği zamanlarda, hâlâ düzelmemiş ise artık aklını başına toplamalı, bu sıfatları takındıktan sonra oyun ve günahtan ibaret olan şeylerle iştigal etmekten sakınmalıdır.”
Yahya bin Muaz buyurdu ki: “İnsanın şu dünyada geçirdiği ömür ne kadar uzun olursa olsun, cennet hayatının yanında ancak tek bir nefes gibidir. Çölde esen bir rüzgâr gibidir. Ebedî hayat ve saâdete vesile olacak bir tek nefesi boş yere tüketen bir kimse, şüphesiz zararda kalanlardandır!”
Ka’b el-Ahbar buyurdu ki: “İbadetinde ve Allah’ın yolunda bulunan bir genç, aynı sıfata sahip bir yaşlı kimseden Allah yanında daha sevgilidir.”
İmam-ı Şarani hazretleri buyurdu ki: “Ey Müslüman bunları iyi düşün, gençliğinin kıymetini bil! Yaşlılık sebebiyle verdiğin açıkları, çokça istiğfar ile kapatmaya çalış. Belki bu suretle manevi noksanları ikmâl etmiş olursun.”


Ahmet SOYLU

Hazır Cevaplar

Ben Çekilirim
Dünya nimetlerine önem vermeyen yasayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karsılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek olanaksızdır. Mağrur zengin, filozofa:
-Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem.
Bunun üzerine Diyojen kenara çekilerek,gayet sakin su karşılığı verir:
-Ben çekilirim.
Sabır
Cüneyd-i Bağdadi'ye "sabır nedir?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş.
- Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır.
Bizde Onlara Yaklaşıyoruz
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında
ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Biz de onlara yaklaşıyoruz.
Sır
Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona:
- Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş.
Vezir: - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış:
- Bende bilirim.
Veteriner
Bir toplantıda bir genç M. Akif`i küçük düşürmek için:
- Afedersiniz, siz veterinermisiniz? demiş. M. Akif hiç istifini
bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, biryeriniz mi ağrıyordu?
Maymun
ecip Fazıl Kısakürek, sakal bırakmaya karar verir ve bırakır. Sakallı halini görenler şaşırırlar. Hatta bazıları hakaret etmek bile ister. Fakat üstad bu. Hiç lafın altında kalır mı? Adama laik olduğu cevabı verir. Üstadın sakallı halini gören biri, üstada hakaret etmek için karşısına geçip sakallı halini kasderek;
"Ne bu hal üstadım maymuna dönmüşsünüz" deyince Üstad Necip Fazıl adama arkasını döner ve ibretlik cevabı verir:
"Bak bakalım şimdi kime dönmüşüm?"



 
  Bugün 6 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!  
 
Create your own banner at mybannermaker.com!
Make your own banner at MyBannerMaker.com!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol